Neophilia – Neofili

In previous post about neophobia we’ve said that neophobia is very common. Neophilia is on the other is very rare. Seth Godin describes as ‘few Neophiliacs are out there, eager to engage with the new idea, they are the nerds they are the geeks they are the people who get pleasure out of exploring the new. ‘ When it’s about new, surely neophiliacs will be the early adopters and probably the ones giving first positive feedback. However, it’s not automatic that just because few neophiliacs are liking the idea it will spread. Spreading still will mean and require changing the paradigm of people with neophobia. From what I’ve learned, my conclusion would be, simultaneous awareness for both, neophobics and neophiliacs, is very critical; early rejection of the first should not necessarily stop you and make you believe there is a fault with your idea, and early enthusiasm of the later should not blindfold you to think that there is a fault with people of from the first group! Change will take time and require certain phases to pass with patience. Godin explains that journey with ‘phases of paradigm change’ from Thomas Kuhn, and that remains as a future topic for #learnedtoday. For the time being, beware of both, embrace feedback from both, and keep going.

Neofobi ile ilgili bir önceki yazıda, neofobinin çok yaygın olduğunu söylemiştik. Neofili ise tersine çok nadir. Seth Godin bunu şöyle anlatıyor, ‘dışarıda bir yerde az sayıda neofilik var, onlar yeni fikirlerle haşır neşir olmaya çok istekliler, onlar inek dediklerimiz, onlar teknoloji manyağı (geek) dediklerimiz, onlar yeni şeyler keşfetmekten keyif alan insanlar’. Yenilik söz konusu olduğunda, elbette, hızlı adapte olup size ilk pozitif geri bildirimleri verecek olanlar neofiliklerdir. Ancak, neofiliklerin fikri sevmesi, fikrin otomatik olarak yaygınlaşacağı anlamına gelmiyor. Yaygınlaşma, hala neofobiye sahip insanların yaklaşımlarını değiştirmesi anlamına gelecek ve bu değişikliği gerektirecektir. Bu konuda öğrendiklerimden çıkardığım şu; hem neofobikler hem de neofilikler için eş zamanlı bir farkındalığa sahip olunması kritik. Birincilerin erken itirazları sizi durdurmamalı ve fikrinizde illa bir yanlış olduğu sonucuna varmamalısınız, ve ikincilerin erken coşkusu sizi birinci gruptaki insanlarda bir tuhaflık olduğuna inandırmamalı! Değişim zaman ve belirli aşamaların sabırla geçilmesini gerektirecektir. Godin bu aşamaları Thomas Kuhn’un ‘Paradigma Değişiminin Aşamaları’ önermesiyle açıklıyor, bunu daha sonraki bir #bugünöğrendim’de ele alacağız. Şimdilik, hem neofobi hem de neofilinin farkında olalım, iki taraftan gelen geri bildirimi de kucaklayalım ve yolumuza devam edelim.

Learned & Inspired from; Akimbo: The Regular Kind – A Podcast from Seth Godin & Originals, Adam Grant

Advertisement

Ask for feedback! – Geri bildirim isteyin!

You can’t be objective in judging your own idea. This is from Adam Grant’s book Originals. Evaluating yourself might fall into trap of overconfidence and you may judge your own idea/work so good, or in many cases you may be too self-critical and might miss to see the beauty in your own work. Grant gives many examples for both cases (false positive and false negative) from many creators like Picasso, Mozart, Beethoven, Dean Kamen… Feedback can help us in avoiding both situations surely if we are open to listen, understand and appreciate. Mastering in differentiating different types of feedback given by different individuals or groups is also important. So much more to link, will elaborate more in coming days; for now I would say don’t hide and don’t hide your ideas, make them visible and ask for feedback.

Kendi fikrinizi değerlendirirken objektif olamazsınız. Adam Grant’ın Orijinaller isimli kitabından. Kendini değerlendirmeye çalışmak, sıklıkla aşırı güven tuzağına düşmekle veya kendi fikrini aşırı eleştirmekle ve kendi işinin güzel yanlarını görememekle sonuçlanıyor. Grant her iki durumla (yanlış pozitif ve yanlış negatif) ilgili pek çok eser yaratıcısından örnekler veriyor, Picasso, Mozart, Beethoven, Dean Kamen… Geri bildirim her iki durumdan da kaçınmamıza yardımcı olabilir, elbet dinlemeye anlamaya ve geri bildirime ve geri bildirimi verene gerçekten değer vermeye çalıştığımızda. Farklı geri bildirim türlerini ve farklı kişi veya gruplar tarafından verilen geri bildirimleri ayrıştırmakta ustalaşmak da önemli. Bu konuyla ilişkilendirilebilecek çok şey var; önümüzdeki günlerde ele alacağım. Şimdilik şunu söyleyebilirim, saklanmayın ve fikirlerinizi saklamayın; onları görünür yapın ve geri bildirim isteyin.

Not: kitabın Türkçe çevirisi biraz sorunlu, bazı sayfalar hiç çevrilmemiş, bazı yerlerde anlam tamamen kaybolmuş.

“Chrome & Firefox” Users – Kullanıcıları

Study conducted by recruitment and retention software maker Cornerstone OnDemand, which found that sales and customer-service employees who use non-default Web browsers stay longer at their jobs and perform better than their more conventional coworkers. (https://goo.gl/a5c5Sd) Surely it’s not the browser making you perform better, but it’s just an indication of your choice of conformity – nonconformity. Adam Grant interprets this as “accepting default” vs “looking for better” and says “that’s just a tiny clue that you might be the kind of person who’s willing to reject other defaults in your life too”. Question default, look for better!
Çalışma işe alım ve çalışanı elde tutma konularında yazılım geliştiren Cornerstone OnDemand tarafndan 50 bin satış ve müşteri hizmetleri çalışanı ile yapılmış. Buna göre, standart olmayan internet tarayıcılarını kullananların hem daha yüksek performanslı olduğu hem de bir iş yerinde daha uzun süre kaldıkları ortaya çıkmış (https://goo.gl/a5c5Sd). Elbette daha yüksek performansı getiren internet tarayıcı değil, bu tercih sadece uyumluluk/uyumsuzluk tercihlerinin bir göstergesi. Adam Grant bunu “verili olanı kabul etmek” ve “daha iyisini aramak” ile ifade ediyor ve şöyle söylüyor; “bu sadece hayatınızın geri kalanında da verili olanı reddeden bir insan olup olmadığınızın küçücük bir göstergesi”. Varsayılanı sorgulayın, daha iyisini arayın!

Procrastination for creativity – Yaratıcılık için erteleme

When you finish a task, your brain also categorize it as finished and in a way stops processing and generating new ideas about. It’s said that Martin Luther King did not finish preparing his speech until last moment, kept his brain working on the speech and that’s how he ended up finding famous “I have a dream” words while he speaks. So, if you are trying to create something new, give breaks in the process and have your brain keep working on it in the background. (One of the suggestions from the writer of Originals, Adam Grant. Here is an inspiring TED Talks from him: https://www.youtube.com/watch?v=fxbCHn6gE3U)

Bir görevi bitirdiğinizde, beyniniz onu bitmiş bir iş gibi kategorize ediyor ve bu konuda yeni fikirler geliştirmeye ara veriyor. Martin Luther King’in meşhur konuşmasının hazırlığını son dakikaya kadar bitirmediği, bu yolla son dakikaya kadar geliştirebildiği ve belki de bu sayede, konuşmasının taslağında olmayan “benim bir hayalim var” sözlerini bulabildiği söyleniyor. Dolayısıyla, eğer yeni bir şey yaratmak, üretmek istiyorsanız, süreç içinde ara vermek ve beynin arka planda (dağınık mod) çalışmasına izin vermek gerekiyor. (Orijinaller’in yazarı Adam Grant’tan bir tavsiye. TED Talks linki: https://www.youtube.com/watch?v=fxbCHn6gE3U)