π career vs T career! π kariyer T kariyere karşı!

Have you heard about Singapore paying bonus to all its citizens after surplus budget? They call it hongbao, and hongbao is surely something unusual, and something sounding like a dream to many in living other countries.

Of course there should be many reasons behind this, i will only refer to one, quoting from Dr. Barbara Oakley’s book Mindshift:

“An important part of what Singapore is doing right may relate to how it is approaching learning lifestyles and career resilience” which is handled as ” “tripartism”—a meeting of minds among government, unions, and business employers….

Traditionally, career development in Singapore, as elsewhere, has been thought of as a “T” shaped trajectory, with one “deep” area of expertise, and many lesser areas of knowledge and interest…. (Singapore parliament member) Patrick Tay has championed a “π” shaped approach to career building—two areas of deep knowledge, balanced by a modicum of knowledge and ability in other areas. Also known as “second-skilling,” this approach to careers builds in resiliency and flexibility in the face of society’s rapid growth and change.”

Your second skill, or second leg of your π, can be anything in your interest area, a hobby or something that will help you in career change. The more it’s different to your original area, the more it will help you in creativity and productivity. It will also feed your current job by expanding your scope and bringing new ways of thinking processes to your life. Moreover, it will serve you as a back-up plan in case developing technologies make your job absolute in the future.

What’s your second skill? What you like to add to your T to make it a π?

If you like to learn more about π vs T, I recommend Oakley’s book, or great MOOC I recently completed by Dr. Barbara Oakley & Dr. Terrence Sejnowski, MINDSHIFT – Break Through Obstacles to Learning and Discover Your Hidden Potential, McMaster University.

Singapur’un bütçesinde verdiği fazlalık sonrası tüm vatandaşlarına prim dağıttığını duydunuz mu? Hongbao dedikleri bu uygulamanın alışık olduğumuz bir şey olmadığı, ve başka ülkelerde yaşayan pek çoğumuz için rüya gibi şey olduğu kesin.

Bu başarının arkasında elbette pek çok şey olmalı, ben burada bunlardan bir tanesine değineceğim. Alıntılar Barbara Oakley’in Mindshift isimli kitabından (kitabın Türkçe çevirisi henüz yok maalesef, bu bölümü ben çevirdim).

“Singapur’un doğru yaptığı bu işin önemli bir kısmı öğrenme yaşam tarzına ve kariyerin değişime ayak uydurmasına nasıl yaklaştığıdır” ve bu yaklaşım ” “üçpaydaşlık” – hükümet, sendikalar ve işverenlerin ortak aklı ile yapılan toplantılar yoluyla yürütülüyor…

Geleneksel olarak, başka her yer yerde olduğu gibi, Singapur’da da kariyer gelişimi “T” şekilli olarak ele alınıyordu, “derin” bir uzmanlık alanı, ve daha küçük bilgi ve ilgi alanları… (Singapur meclisi milletvekili) Patrick Tay, kariyer gelişimine “π” şekilli bir yaklaşım getirdi – başka alanlardan bilgi ve becerilerle dengelenmiş, iki alanda derin bilgi. “İkinci-beceri” olarak da bilinen bu yaklaşım, toplumun yüz yüze olduğu hızlı değişim ve büyüme sürecinde kariyere esneklik ve direnç getirir.”

İkinci beceriniz, veya π’nin ikinci bacağı, ilgi alanınız olan herhangi bir şey, bir hobi veya kariyer değişikliğinde size yardımcı olabilecek bir konu olabilir. Seçtiğiniz konu, esas alanınızdan ne kadar farklı olursa, bu farklılık size üretkenlik ve yaratıcılık anlamında o kadar çok şey getirecektir. İkinci bacak, aynı zamanda, mevcut işinizi de besleyecek, yeni düşünme süreçlerini davet edecek, ve yeni bir bakış açısı sağlayacaktır. Dahası, şu an yaptığınız işin gelişen teknoloji ile işlevsiz hale gelmesi riskine karşı bir nevi yedek plan görevi görecektir.

İkinci beceriniz nedir? Sahip olduğunuz “T”yi, π’ye çevirmek için ne eklemek istersiniz?

π – T karşıtlığı ile ilgili daha fazla bilgi edinmek için Oakley’in kitabını öneriyorum. Bir başka seçenek de benim de yakın zamanda keyif alarak bitirdiğim MOOC‘u coursera üzerinden almak olabilir: MINDSHIFT – Break Through Obstacles to Learning and Discover Your Hidden Potential, McMaster University, Dr. Barbara Oakley & Dr. Terrence Sejnowski.

Advertisement

You have a genius, if you call! Bir dâhiye sahipsin, çağırırsan gelir!

You can actually call your genius, it will respond if you do it correctly.

Elizabeth Gilbert starts her TED Talk, “Your Elusive Creative Genius” by describing how ‘having a genius’ turned into ‘being a genius’ with the Renaissance and put an unbelievable pressure on us. In some ways this small change from ‘having’ to ‘being’ stopped many of us from trying to be creative in our areas. Once you ask whether you are a genius or not, first thing you do is to compare yourself with well known geniuses (Leonardo Da Vinci, Newton, Einstein, Michelangelo, Kasparov, Chomsky, Hawking or whoever you call to your interest) and probably end up admitting that you are not, which then sets a mind barrier in trying to perform your best, create your best, or start your dream (Salto Mortale).

Instead of asking with ‘being or not’, if you ask whether you have a genius or not, the story is changing dramatically. Think of some moments, when you had some inspiration and created small like a bits of something which might be as small as a single idea in a meeting, a creative new way of doing a task in different way, few nicely created words for your beloved, anything. I guess you’ve already counted several, if so, here is the good news, that inspiration is given to you by your genius! Yes you have it too!

Now, how to call your genius? Think your genius as your team member. Teams exist around an objective. Whatever you objective is, your job, your meaningful action, just do it (Gilbert says ‘just do your job’), start doing it, keep doing it, get better at it, and at some point your genius will appear to play her own role and bring herself, bring your genius to you.

Dâhinizi gerçekten çağırmanız mümkün, doğru yaparsanız çağrınıza karşılık verecektir.

Elizabeth Gilbert, “Ele Gelmez Yaratıcı Dâhiniz” isimli TED konuşmasına (linke tıklayarak doğrudan Türkçe alt yazılı versiyona ulaşabilirsiniz, başlık ‘Deha Üzerine’ diye çevrilmiş ama benim çevirimin daha doğru olduğunu düşünüyorum) ‘dâhiye sahip olmak’ ifadesinin Rönesans ile birlikte nasıl ‘dâhi olmak’ ifadesine dönüştüğünü ve bunun üzerimizde nasıl bir baskı kurduğunu anlatarak başlıyor. ‘Sahip olmak’ ile ‘olmak’ arasındaki küçük değişim, bir bakıma pek çoğumuzu kendi alanlarımızda yaratıcı olmaya çalışmaktan alıkoydu. Bir dâhi olup olmadığınızı sorduğunuzda, muhtemelen ilk yapacağınız şey kendinizi bilinen dâhilerle (Leonardo Da Vinci, Newton, Einstein, Michelangelo, Kasparov, Chomsky, Hawking veya kendi ilgi alanınızda aklınıza kim geliyorsa) karşılaştırmak ve dâhi olmadığınıza karar vermek olacaktır. Bu da bir nevi zihinsel bariyer oluşturacak, en iyisini yapmaya çalışmanızı, en iyisini yaratmanızı veya hayallerinize giden yolda adım atmanızı (Salto Mortale) engelleyecektir.

Eğer ‘olmak ve olmamak’ şeklinde sormak yerine, dâhiye sahip olup olmadığınızı sorarsanız hikayenin şekli tamamen değişiyor. Küçük şeyler yaratmanıza vesile olan esinlenmeler yakaladığınız anları düşünün; bir toplantıda yarattığınız minicik bir fikir, bir işi başka türlü yapmak için bulduğunuz yeni bir yöntem veya sevdiğiniz biri için yarattığınız birkaç kelime güzel söz. Herhangi bir şey. Tahmin ediyorum bir kaç şey aklınıza gelmiştir. Eğer öyleyse, işte size güzel haber, o esinlenmeler size dâhiniz tarafından verildi! Evet sizin de bir dâhiniz var!

Şimdi, dâhinizi nasıl çağıracaksınız? Dâhinizi ekip üyesi gibi düşünün. Ekipler bir amaç etrafında var olurlar.  Amacınız her ne ise, işiniz, hayatınıza anlam katan eylemleriniz, her ne ise, onu yapın, yapmaya başlayın, yapmaya devam edin, o işi yapmakta daha iyi hale gelin ve bir noktada dâhiniz ortaya çıkacak ve kendine düşen kısmı yapacak, dâhinizi size getirecek.

MOOC

 

It’s a touchable tool for utilizing benefits of information age. User friendly, interactive distant learning (almost about anything), for free or for low prices (if you like to get certificate, prices like 40 – 50 € per course), by reputable universities, institutions, ngo’s etc. They have a curriculum, they follow a path, academic, yet online, flexible, user friendly and offering endless opportunities. The first one I downloaded on my phone and installed was asking me if I want to ‘advance my career’, ‘start a new career’ or ‘learn for personal enrichment’. Couple of them, Coursera, Udacity, edX, Udemy… More information on Wikipedia: https://goo.gl/eXMHB7

Bilgi çağının elle tutulur aracı. Kullanıcı dostu ve neredeyse her konuda dersler bulabileceğiniz platformlar. Ücretsiz veya düşük ücretli (sertifika almak istiyorsanız, 40-50 € gibi rakamlar). Dersler saygın üniversiteler, enstitüler veya STK’lar tarafından veriliyor. Her dersin akademik bir müfredatı, planı var. Benim ilk yüklediğim platform, girişte ne yapmak istiyorsun diye sorup şu üç seçeneği sundu: ‘kariyerimde ilerlemek’, ‘yeni bir kariyere başlamak’ ve ‘kişisel gelişim için öğrenmek’. İlk aldığım derste Türkçe altyazı seçeneği vardı ve oldukça iyiydi ama derslerin ne kadarında bu seçenek var bilmiyorum. Platformlardan bir kaçı: Coursera, Udacity, edX, Udemy… Daha fazla bilgi için wikizero (wikipedia hala kapalı) linki: https://goo.gl/aSNeZX

Motivation is like bathing – Motivasyon banyo yapmak gibidir

says Adam Khoo, maybe inspired by Zig Ziglar who says “People often say that motivation doesn’t last. Well, neither does bathing – that’s why we recommend it daily.” So, get your bath every morning and also whenever you face sweating problems 🙂 have a great week 🌞☀️

Adam Khoo belki de Zig Ziglar’ın “İnsanlar sıklıkla motivasyon kalıcı değil diyorlar. Banyo yapmak da öyle – o yüzden her gün yapılmasını tavsiye ediyoruz“ sözünden etkilenerek böyle diyor. Yani, her gün ve her terletici problemle karşılaştığınızda banyoya 🙂 şahane bir hafta olsun 🌞☀️